İşi / izahlar
/ sanat
Onun derslerinden > Sanat & Sanatkâr <
|
Sanat kuşkusuz en büyük evrensel değerdir. Sanatkâr ve sanatı, sahnede açık meme, bacak, belden aşağı sohbet zanneden milletler: Uzuv değerinden öte kişileri ve eserleri elde edemezler.
Veya başka milletlerin böyle bir millete, organ muamelesi yapmasını engelleyemezler. Maalesef, sanatın topluma yansımadığı yerlerde, toplum sanata yansır ki; çoğu zaman bu durum: En büyük felakettir. Yoktan var eden ancak yaradandır. Sanatkâr nota gibi, boya, film gibi, kelime gibi mevcut hamları, estetik bir olgunluğa eriştirebilendir.
Bestekâr, şair, yazar, ressam, heykeltıraş, mimar veya bu mesleklerin ana alt bölümlerinden olan hattat, seramikçi, kalemkâr, fotografçı gibi biridir. Kısaca sanatkâr elindeki hamları olgunlaştırarak, eser verendir. Ancak dehasının taktirini, cemiyete bırakandır. Cemiyete inmediği, ancak cemiyeti yüceltmek istediği için, bazı cemiyetlerin sanatkârı itmesi, cemiyetin kendi menfaatlerini doğrudan doğruya tepmesi manâsına gelir.
Bu şekilde, bu yücelerden boş kalan yerlere, cüceler, hırsız, ırzsız, arsız ve yüzsüzler sanattan boş kalan yerlere de, rezillikler, edepsizlikler, şımarıklıklar, tehlikeli boyutlarda, cemiyetten izin almadan gelip kurulur. Bir millet için, sonradan bu yaban otlarını, yerlerinden söküp atmak da, yaklaşık birkaç asır alır. Kısaca birçok kuşak bu müptezellerin ellerinde, bir uşak gibi, adeta yok yaşar.
İleri medeniyetlerde, bu tehlikeyi kimse göze alamadığı için, bugün Dünya üzerinde sanat ve sanatkârın, cemiyetlere hakim kitle olarak yaşamasına ve kalmasına sebep: Önce milletler, sonra da medya ve reklâm sektörü olmuştur. Türkiye ancak çok büyük kayıplardan sonra, elbet aynı yere gelecektir. Zira, sanatkârın adeta kasıtlı telefi ve yok kabul edilmesi, bugün ve en başta, reklâm sektörünü yaralar hale gelmiştir.
Yazımızın başında görüldüğü gibi, şeklen yüceliklerine göre akademik olarak sıralanmış olan, bütün sanat dalları, aslında taşınabilirliklerine göre doğal sıralarındadır. Bir beste dilde, bir şiir gönülde, bir nesir hafızada kolayca taşınabilir. Ancak iş resme, heykele, mimariye gelince, tuval mermer ve duvarlar taşınamaz olurlar.
Genelde, sahnede gördüklerimize, sanatçı deriz. Oysa Onların bazıları yıldızdır. Ve fakat, Onların esere fazladan bir katkıları varsa yorumcu, eseri kusursuz icra ediyorlarsa virtüöz, eseri iyi icra ediyorlarsa icraakârlardır. Ancak yukarda da işaret edildiği üzre: Sanatkâr hamdan pişirerek olgunlaştırıp yaratandır. Sanatkâr ve sanattan anlamak için sanatkâr olunmaz. Bu devasa alemi anlamak için, böyle çılgın bir fatura ödemek de gerekmez. Sanatkâra veya sanatçıya, yorumcu virtüöz veya icraakâra muhatap olacak şahıslar ufak bir ayrıntıya dikkat ettiğinde; netice fevkalade olacaktır. Sanat konusunda az ve heyecansız gibi konuşanlar, sürekli kendinden bahsetmeyenler, ciddi meslektaşlarını yermeyenler, hattâ onları övenler, sanatı ve sanat adına hazımlı, kendi adına az kaprisli, ve sanat alemi için, en doğru olan şahsiyetlerdir. Çünkü devler yaptıklarını ve yapacaklarını aslâ konuşmazlar. Onlar sadece başarırlar. Ve onların ardından asırlar asırlarca konuşur..
Haydar Volkan