Geldim
10. : 02. Bölüm
101. Silince aynanın tozunu, bulursun kendi özünü.
102. Kırınca aynayı, bakarsın ki; ne çoksun..
103. Aynanın sırı* gidince, hayret ki yoksun...
104. An’ın* için, geçtim bu aynaların yalan dilinden de;
105. Hayâlden hakîkate* geldim.
Sır : Ayna arkasına sürülen kalay
An’ın : O’nun
Hakîkat : Gerçek
101 : (Uygulamalı balçık el )+ sembolik Hz. Adem’in balçık eli
102 : Kubbe-i Hadra ve Dergâh külliyesine ait mescit
Zahirî alem, İlahî alemin bir yansımasıdır. Asıl olan gözümüzle görünen değil gönlümüzle bildiğimiz alemdir. “Aynanın tozunu silmek” bu yanılsamanın farkına varmak ve görünenin ardını hissetmek, kendi aslımızı yani Allah’ı idrak etmek anlamındadır. Ayna kırıldığında çoğalmadığımızı, ancak muhtelif sıfatlarla çok gibi göründüğümüzü, sırı gidince de yok olmadığımızı yani ölünce de yok olmayıp O’na döndüğümüzü kavramak için, bilgisizlik ve zannetme halinden kurtulup gerçeğe yönelmeliyiz.
11.
111. Düşünce ile varamadığın bu yolda,
112. Düşün ki; aslında “düşünce*” dediğin nedir?
113. Gördüm ki; bu vadîde* mantıkla felsefe
114. Tek kürekle okyanus geçmek gibidir.
115. Ondandır ki; dümenle yelkene geldim.
Düşünce : Mutasavvıflar düşünce üstünde çok durmuşlardır. Doğru ve düzgün
düşünce elde edilmesi çok zor bir ameldir. Zira, doğru, çoğu zaman değişkendir. Ancak insan elden geldiğince doğru düşünmelidir.
Vadî : İki dağ arsındaki dere yatağı, nehrin aktığı yer, yatak
113 : Akropol
115 : Kubbe-i Hadra ve dergâh külliyesine ait mescit minaresi
Allah, aciz insan aklının sadece düşünmesiyle idrak edilemez. Kaldı ki düşünce içinde yaşanılan kültürle, verilen terbiye ve eğitimle, kişinin karakteri ve zihinsel potansiyeliyle sınırlandırılmış; böylesine muazzam bir kavrayışı gerçekleştirebilmek için eksik kalmış bir araçtır. Dolayısı ile mantık, felsefe vbg. bilim dalları metafizik konusunda yetersiz kaldıklarından, zahirî alem vasatında ilerlemeye ve bir noktada tıkanmaya mahkumdurlar. Oysa gözün gördüğü değil gönlün bildiği gerçek aslolduğundan; müstesna aklı ve imanı ile Hakk yolunda bana güç ve yön vermesi için esasen Hakk sevgililerinden biri olan bir mürşide, Hz. Mevlâna’ya sığındım.
12.
121. “Hayat*” denilen, gerçekte bir Semavî* devirdir.
122. Ruhun ten kafesi ile hapse girmesidir.
123. Bulutla hemhâl* olup, ruzgâr* ile hüküm* giymesidir.
124. Yağmur günü* korkusuz mutluluktur. Arif* olana ki,
125. Bu sebeple katreye* geldim.
Hayat : Şiirdeki > Mevlevîlik’te ölüm olarak kabul edilir.
Semavî : Gökle ilgili Halik’ten olan, Yaradan işi
Hemhâl : Eş halde olan, tek bir halde olan
Rüzgâr : Şiirdeki > Bir anlamda zamana bağlı kader
Hüküm : Hükmeden, yargı, Allah-u Azim-üş Şân’ı kasıtla
Arif : (İrfan’dan) bilen, bilgi sahibi olan
Katre : Bir damla
Yağmur günü : Asıl olana dönüş, bedenden ayrılış günü
121 : Kubbe-i Hadra ve yıldızlar
Mevlevîlik’te ve tarikat ehlince zahirî alemde yaşadığımız bu hayat, ölüm olarak kabul edilir. Asıl hayat, ruhun vücutta bulunduğu süreç değil Yaradan’la bir olduğu hayattır. Bu sebepledir ki; ana rahminde gelişmekte olan bir ceninin ruhu üflendiği andan bil-itibar onun için gerçek yaşam geçici olarak sona ermiş demektir. Vücut bulup yeryüzünde yaşamaya başlayan her insan aslını bilmez halde kendisi için yazılmış kaderi yaşamaktadır. Oysa bu gafletten kendini kurtarıp Allah’ı idrak edenler için ne mutludur ki; onlar ölümün tekrar O’na dönmek olduğunu bilirler. Bu sebepten dolayı gönlümle, aklımla ve ruhumla damla oldum da gaflet bulutundan yağmur misali tekrar Umman’a döndüm.
13.
131. Mutlak ki; katre de Umman* gibidir.
132. Birinde var olan hem diğerindedir.
133. Bakma miktara. Sen ey gafil*.
134. Aslında bin, her zaman BİR’dir*.
135. Ben de, bende olan ASLA* geldim.
Umman : Şiirdeki > Yaradılış öncesi Alem ve Yaradan. Deniz,
Gafil : (Gaflet’ten) Habersiz dikkatsiz.
BİR : Şiirdeki > Allah-u Azim-üş Şân
Asıl : Bir şeyin örneği değil de öz kendisi, kök kaynak olan.
133 : Konya: Fakir yatmayı seven başka bir yatırın türbesi
Bir damla, nasıl binlerce damlanın birleşerek oluşturduğu umman ile aynı nitelikleri taşırsa; insan da kendisini var eden Allah’ın sıfatlarını içinde barındırır. Tüm beşeriyet ayrı ayrı O’ndan varolduğundan, her insan da O’nun aslını içinde taşıdığından, aslında insanlığın her ferdi “BİR”dir. Ben de kendi aslıma, yani bende olan Allah’a geldim.
14.
141. Midyedeki can, etindeki lezzet
142. Sedefteki sabır, incideki kıymet
143. Senin ağız tadın, Onun boyun süsü..
144. Sen bırak, tadı takıyı, bak şu İlâhî* takdire*ki;
145. Elbette ben bu takdire* geldim.
İlâhî : İlâha, Allah-u Azim-üş Şân’a ait olan
Takdir : (Kader’den) Ezelde Hakk’ın olmasını istediği şeyler
144 : Hz. Mevlâna’nın aşçı başısı Hz.Ateşbaz-ı Velî Türbesi
Midye de Allah’ın bir mahlûkudur. Sert kabuklarının altında bir can barındırır. Onun da kendince bir yaşam döngüsü vardır. İçerisine kaçan bir kum tanesiyle hastalanır. Hastalık ilerledikçe kum tanesini sedefle örerek hayatta kalmaya çalışır ve bu sayede gayri ihtiyâri inci dediğimiz maddeyi meydana getirir. Oysa biz insanlar bu muazzam işleyişi görmezden gelerek, etinin lezzeti için canını, sabrının değerini bilmeyerek incisini alırız. Keşke Allah’ın yarattığı şu midyede bile mevcut olan mükemmelliğin farkına varabilsek de, O’nun nimetlerini şükür etmeksizin tüketmesek.
15.
151. Takdir-i İlâhiyi* hiçe sayıp, küfrü* marifet* bilen,
152. Varını yoka satıp, maddeye tapınarak geçinen,
153. Nevmide* takdir olunan belâları* ibret* ile gördüm de!
154. Sıdk* ile sığınmayı, varım için hedef bilip;
155. İnsan iken insan* olmaya geldim.
Küfr : Allah-u Azim-üş Şân’a ve Dini’ne inanmama, O’na ortak koşma.
Marifet : Bilme, biliş, ustalıkla yapılmış olan şey
Nevmid : (Na-ümid’den) Ümitsiz
Belâ : Gam, keder, büyük afet, felâket
İbret : Bir şeyden çekinmek için ders alınacak olay.
Sıdk : Doğruluk, gerçeklik kalp temizliği
İnsan : İnsan bedeni ve aletlerine sahip olan mahlûk, eşref-i mahlûkat.
Ancak bu bedene sahip olmak, manen insan olmak anlamına hiç gelmez.
Nefsini yenmemiş, hiçliği benimsememiş kişi manen insan değildir.
Takdir-i İlâhî : (Takdirden ve İlâh’tan) Yaradan’ın yarattıkları hakkında
vermiş olduğu, ezeldeki “ Yaradılış Günü “ kararı
151 : İstanbul: Topkapı Sarayı Kutsî emanetler bölümünden Sakal-ı Şerif
154 : Kubbe-i Hadra
Allah’ın varlığını ve Kâinat’ı O’nun yarattığını kabul etmeyip, her şeyi şu madde âleminden ibaret sanan ve para pul için aslından gittikçe uzaklaşan ümitsiz insanların başına gelenlerden ders aldım da; aklımı doğru kullanıp doğru yoldan ayrılmadan tertemiz gönlümle “şerefli mahlûk” olma sıfatını hak etmek için Allah’a sığındım.
16.
161. Mey* kâsesinden sakın dostluk umma !.
162. Serhoş* ademin* halinden korkup kaç..
163. Bu Alem’de* öylesine serhoşluklar* var ki,
164. Nice bağlarla humhanelerden* geçtim de;
165. O’ndaki* badeye* geldim.
Mey : Şarap (İçki)
Serhoş : Esasen hoşbaş anlamındadır. Sarhoş ise fazla içkili demektir.
İçilen aşk şarabı ise serhoş, Şarap ise sarhoş olunur.
Bu iki içkiyi çoğu zaman dar görüşlüler fazla karıştırırlar.
Adem : Şiirdeki > Normal insan.
Esasen yaratılan ilk insan. Yaratılışına Şeytan hariç tüm meleklerin
secde ettiği ilk peygamber. Beşeriyyetin babası.
Alem : Cihan, Dünya
Serhoşluklar : Şiirde> İlâhî serhoşluklar kasıt ediliyor.
Humhane : Şarap küplerinin konduğu yer, şaraphane
O’ndaki : Yaradan’daki
Bade : Şarap (İçki)
164 : Konya: Yer altı şehri ( Halka açık olmadığı için bilinmez.)
Alkolün mutluluğunu artırıp üzüntünü azaltacağını sanma. Alkolden medet umanlardan da uzak dur. Hakk yolunda öylesine güzellikler, hoşluklar var ki; alkolün vereceği hazzı, neş’eyi bir kenara bıraktım da Allah bağının üzümünden yine O’nun şaraphanesinde oluşan aşk şarabına, aşk içkisine geldim.
17.
171. Bağdaki hâl* ile kadehteki ahvâl*
172. Hiçbir zaman bir değildir.
173. Üzüme helâl*, şaraba haram* tabiidir.
174. Bu irade* ASLI BİR’in* kesin takdiridir.
175. Ol* takdire boş kadehle* geldim...
Hâl : Durum
Ahvâl : Durum, oluşlar, bulunuşlar
Helâl : Din bakımından günah olmayan
Haram : Din bakımından günah olan
İrade : Büyük birinin buyruğu,emir,ferman
Aslı Bir : Rabb
Ol : O, Yaradan
Boş Kadeh : Gönül
174 : Konya: Kümbet
Üzüm dalından koparılıp yendiğinde şifa iken, fermente olup alkol haline geldikten sonraki etkisi farklıdır. Bundan dolayı üzüm helâl iken şarap haramdır. Allah beşerde tecelli ettiğinden insanın kendisine ve başkasına verdiği her türlü zarar küfürdür, dolayısıyla haramdır. Ben O’nun benim için yazdığı kadere hem mecbur hem razıyımdır. Bu sebeple O’nun takdirine boş kadehle geldim. O isterse sevda, isterse insan, isterse kahır,isterse şarap doldurur.
18.
181. Güvenenler vardır, Dünya gözünün kuvvetine.
182. Hudut tanımazlar, bu rüyetin* hikmetine*.
183. Onlar girdikçe hep, şekilden şekile,
184. İbret* aldım da bu bakar körlerden..
185. Gönlümün mihrâkına* geldim.
Rüyet : Görme, bakma
Hikmet : Gizli bilinmeyen nokta, sebep
İbret : Bir şeyden çekinmek için ders alınacak olay.
Mihrâk : İçbükey bir aynaya paralel gelen ışınların,
aynada kırıldıktan sonra toplandıkları odak.
185 : Konya: Alâaddin camii minber ve mihrabı
İnsanoğlu madde alemini tetkik edebilmek için küçüğü büyüten mikroskoplar, uzağı yakın eden teleskoplar yapmıştır. Bu sayede çıplak gözüyle göremediği mikro kozmozu ve görmeye gücünün yetmediği makro kozmozu keşfetmiştir. Ancak keşiflerinden öylesine etkilenmiştir ki hangi icatla olursa olsun seyir ettiğinin ancak ve ancak madde alemine ait olduğunu, asıl olanın bunun ardındaki ilâhî alem olduğunu unutmuştur. İnsanoğlu mutlak bilgiye ulaşmadığı ve ulaşması da mümkün olmadığı için doğru olduğunu varsaydığı her bilgi keşiflerle yeni baştan şekillenip değişime uğramakta, yani şekilden şekile girmektedir. Aciz insan aklı hep aynı hataya düşmüş, peşinde olduğu gerçeğin gözüyle gördüğü Dünya’da değil de, gönlünün içinde olduğunu bilememiştir.
19.
191. Sakın Sen de şaşı olma.
192. Tutup cümle sıfatlarla* aldanma.
193. Ola ki; BİR OLAN’ı* iki sanma.
194. Geçtim de iki gözden;
195. BİR OLAN’a* geldim...
Sıfat : Bir kimsenin görev veya ödev bakımından özelliği, Yüz
Bir Olan : Şiirdeki > Allah-u Azim-üş Şân
195 : Konya: Alâaddin camii
Sakın bizler de bu hataya düşmeyelim. Şu yaşadığımız alemin geçici ün, unvan, mal, para ve şöhret gibi sıfatlarına aldanmayalım. Allah “BİR”dir. Bunu aslâ unutmayalım. Yalnız gözlerimin gördüğüne inanmaktan vazgeçtim de gafletimden kurtulup gönül gözümün gördüğü Yaradan’a imana geldim.
Bölümler
halinde okumak için
<<< 01. Giriş. 03. >>>
01.02.03.04.05.06.07.08.09.10.
Açıklama.