Ailesi       
Yaşamı       
İşi          
Eserleri          
İletişim          


Languages Biz Kimiz Telif Bilgileri E-mail Gönder Ana Sayfa

 

 

 

 

<<< 09.              Giriş.               Açıklama >>>
01.02.03.04.05.06.07.08.09.10.
Açıklama.

Eserleri / Üniversal Çağrı
Geldim

70. : 10.. bölüm

701. Hikmet* Odur ki; insanın, yine insandır, belâ* ile devası*..
702. Bu sebeble*de insanın insan olmuştur, değişmez davası*..
703. Dost ile düşman, katil* ile maktul*, Mecusî* ile Peygamber de insan..
704. Ancak, kendi niyyetleri* üzre* verilmiştir onlara bu ferman*..
705. Ol* ferman üzre Takdir* Terazisine* dara* geldim...

Hikmet : Gizli bilinmeyen nokta, sebep
Belâ     : Tasa, kaygı, büyük afet
Deva    : Tıptaki > Çare
Sebeb   : Bir şeyin olmasını gerektiren şey, bahane
Dava    : Bir hakkın talebi için mahkemeye baş vurmak.
Katil     : Öldürmüş olan
Maktul : Katledilmiş olan kişi
Mecusî : Mecus dininden olan, ateşe tapan
Niyyet  : Niyet, namaz oruç gibi ibadetlerin yapılabilmesi için Yaradan’dan istek
Üzre      : Üzere
Ferman : Şiirdeki > Hak buyruğu. Padişah buyruğu
Ol         : Şiirdeki > Allah-u Azim-üş Şân kasıtlı. O ve O’nun halleri anlamında
Takdir   : (Kader’den) Hakk’ın yarattıkları hakkında vermiş olduğu, ezeldeki “ Yaradılış günü “ kararı
Terazi   : Şiirdeki > Adil tartan ve adalet simgesi olan ölçüm aleti
Dara     : Tartılacak maddenin boş kabına karşılık, terazinin diğer kefesine konan ağırlık. Veya kabın kendisi.

702 : İnsanın önce mekanik sonra da elektronik bir ortamın malı olması ve bu mekanik veya elektronik yapıya aşırı uyum göstermesi çok hazindir. Çünkü bu şekilde doğru ve öz kavramları sapmaktadır. (Foto-grafik yorum)

Hz.Adem’in kaburga kemiğinden Havva’nın yaratılmasıyla, bir kişilik Dünya aşk ve muhabbetle paylaşılması gereken, iki kişilik bir Dünya haline geliyor. Kadın ve erkek birbirlerine gece ile gündüz, yaz ile kış gibi mecbur olduklarını görüyorlar. Biri olmazsa diğeri olmuyor. Çünkü gece olmazsa gündüzün, gündüz olmazsa gecenin kıymeti yoktur. Hayat birbirine zıt durumların devir daiminden oluşmaktadır. Bu zıtlık tamamlayıcı olmakla beraber bazen de yaralayıcı olabilmektedir. Bu yüzden Hz.Adem’in yaradılışından beri insanın değişmez uğraşı yine insan olmuştur. İyisi de kötüsü de, alimi de cahili de insan adı altında birdir. Oysa kimi insan namzedi, kimi peygamberlik makamına yükselmiş Allah’ın resûlüdür. Ancak kaderimiz Allah’ın takdiriyle yine kendi niyetlerimiz üzre yazılır. Karısını öldürüp “-Namusumu temizledim, yine olsa yine yaparım” diyen bir adamın niyeti de, niyetinin vardığı sonuç da bellidir. Oysa “-Adam öldürmem.” diyen bizler, insanlığa yararı büyük bir insanı öldürmeye giden bir caniyi vurduğumuzda, bizim de adam öldürmüş olmamız, kul gözünde bir suç iken; Yaradan’ın gözünde büyük bir yarar olabilir. Takdir terazisinin ne tartacağı hiç belli olmaz. Şarap içeriz midemize üzüm iner, üzüm yeriz midemize şarap iner. Allah’ın adaletinden sual olunmaz. Bu sebeple kaderimizde yazıldığı üzre takdir terazisine bomboş bir kap olarak geldik. Biz mi tartılırız yoksa başkasını biz mi tartarız? Bizim içimize konana kimler dirhem olur? Yoksa biz bu hal ile dirhem yerine mi geçeriz? Bunu asla bilemeyiz.

71.

711. Gel.. Sen de aşk* ile vecd* ile halkaya* gel..
712. Gel.. Sende olan* ile gönüller zencirine* gel..
713. Gel.. Birlik alemine*, iç bademizi*, sema’a* gel..
714. Gel.. Bezmimize* şevk* ile Huzur-u Hakk’a gel..
715. Gel ki; zencirde* Senin ile tamama (olmaya) geldin.

Aşk     : (Işk’tan) Yalnız Hakk’a karşı olan ulu sevgi sevda tutku.
Vecd    : Kendinden geçecek şekilde Allah-u Azim-üş Şân’ın Aşkı’na dalma
Halka   : Şiirdeki > Derviş(ler) kasıt edilmektedir.
Zencir  : Şiirdeki > Dervişler meclisine, Sema’ yapılan meydana ve tarikata, Mevlevîlik’e davet. Zincir.
Bade    : Şarap
Sema’  : Mevlevî ayinlerinde dervişlerin dönüşü
Bezm   : Şiirdeki > Tanrı aşkı ile serhoş ve dîvâne meclis. Sohbet ve içki meclisi
Şevk    : Şiddetli istek
Sende Olan      : Hilkatin sahibi olan, Halik
Gönüller zenciri: Dervişler arasındaki İlâhî birlik
Birlik alemi      : Tevhit, yani her varın ve varlığın Allah-u Azim-üş Şân’da birleşmesi
Huzur-u Hakk  : Allah-u Azim-üş Şân’ın yanı

715 : Türbe ve mescit külliyesi

Severek, arzu ederek bu gönül birliğine gel. Dervişlerin, Allah’a yönelmişlerin zincirine gel. Hakk’ta birleştiğimiz bu birlik, vahdet alemine gel. Bizi serhoş eden içkimizi, aşkın şarabını içmeye, şu alemdeki her şey gibi bizimle dönmeye gel. Cemiyetimize gel ki; Huzur-u Hakk’a biraz daha yaklaşasın. Çünkü bizler Hakk’ın huzurunda duruyoruz. Gel ki; bu gönül zinciri tamamlansın. Sen olmazsan ben eksik kalırım. Ben eksik kaldığım için O eksik kalır. Bu yüzden seninle bir olmaya geldim.

72.

721. Başlarken söze, bir Ceylan’ı* sır* etmiştik öze.
722. Elbet* bizdeki ham* gönül ile kör göze
723. Yanıp pişmek için, bir Fırın’ın* kerameti* gerekti..
724. Huzur-u Mevlâna’da* Mesnevî* ile bulup yol,
725. Sır-ı Kur’an’a geldim...

Ceylân : Şiirdeki kastı şöyledir > Bilinen odur ki; Ahret’e intikal etmiş yani ölmüş olan yüce varlıklar, Dünya üzerinde görünmek istediğinde; ceylân şekline bürünür. Bu sebeple de avcılara ceylân vurmaları tavsiye edilmez..
Sır      : Gizli tutulup kimseye açıklanmaması gereken her şey ( Açıklamaya bakınız )
Elbet   : Mutlaka, kesin olarak
Ham    : Olgunlaşmamış
Fırın    : Şiirdeki > Dervişlik yolu. Mevlevîler’in 1001 günlük nefis terbiyesi için girdikleri çile anlamındadır. Çile süresi 1001 gündür. 9009 Güne kadar uzayabilir de..
Keramet : Evliyadan sadır olan olağan üstü ve harikulâde hâl.
Mesnevî : Mısra’ları ikişer ikişer kendi aralarında kafiyeli beyitlerden meydana gelen manzum hikâyeler
Huzur-u Mevlâna : Hz. Mevlâna’nın yanı
Sır-ı Kur’an        : Rabb’in en son Kitabı’nın içerdiği engin gizlilikler.

721 : Mevlâna Müzesi objesi Çini üzeri av minyatürü
723 : Türbe ve mescit Külliyesi
724 : Mevlâna Müzesi objesi Mesnevî
725 : Mevlâna Müzesi objesi Kuran-ı Kerim

Şiire başlarken zımnen bir ceylânın yani Şems-i Tebrizi Hazretlerinin katlinden bahsetmiştik. İşte O ceylânın, O dostun, yokluğudur Hz.Pir’i yakan, Allah aşkıyla kavuran. Bizdeki ham gönülle kör göze de olgunlaşması için Allah aşkının yakıcılığı gerekir. Gönlümüz Allah’ı daha yakından tanımalı, gözümüz O’nun her şey olduğunu görecek kadar körlüğünden sıyrılmalıdır. Allah’a ilmen ve aklen yakın olmak için Kur’anı Kerim’in sırlarını bu manâda anladıktan sonra, Hakk yolunda ilerleyebiliriz. Hz.Mevlâna’nın huzuruna bize Kur’an’ın sırlarına ışık tuttuğu Mesnevî ile yol göstermesi ve için geldik.

73.

731. Değil mi ki? Başı yoktan, sonu yoktan,
732. Evveli olan Halik* ile evvelsiz Kâinat’tan*
733. Bir vacib* ile mümkün olan çoktan*
734. Mutlak olanla* aslı yoktan* var oldum;
735. O halde, ahde vefaya* geldim..

Halik      : Hâlk eden, yaratıcı, Allah-u Azim-üş Şân
Kâinat    : Yaratılmışların hepsi. ( Açıklamaya bakınız )
Bir Vacib : Yaradan
Mümkün olan çok : İnsan
Mutlak Olan : Halik, Rabb’ın kendisi
Aslı yok    : Şiirdeki > İnsan kasıt edilmektedir.
Ahde vefa : Sözünde durma, ilk gün yaradılışta Yaradan’a karşı verilen söz.

Sonsuzluktan gelen ve sonsuzluğa giden tek varlık Allah’tır. Yarattığı Kâinat’ın öncesi yok iken, Yaradan’ın elbette kendisinin öncesi vardır. Çünkü Kâinatın önceki hali ve sonrası Allah’la birliktedir. Yaradan’ın kendisi ile kendinden yarattığı insanlığın bir parçasıyız. Bu sebeple ruhen aslımız mutlak olandır. Bedenen aslımız çamur ve topraktan ibarettir. Dolayısıyla fizik olarak şekil değiştirmeden devamlılığımızı sürdüremeyeceğimiz açıktır. Oysa ruhî varlığımız O’nda yaşadığı için Kâinat kurulmadan varolmuş sayılırız ve daha o zamandan İslâm olmuşuzdur. Kal-u belâ’da söz vermiş olduklarıma uymaya geldim.

74.

741. Malik-ül mülk*, aslında yarattığı O Adem’de* her sırrını* gizlemiştir..
742. Ham Adem misal* kapısın her vurulduğunda, ziyade* sevinmiştir..
743. De ki; “- Biri ziyaret, diğeri ibadet, bunlar farklı şeylerdir..”
744. “O” ki; Sen, Sen ki; “O”.. Vahdet* bir mahabbet* gibidir..
745. Can cana* Sohbet-i encam* için, Ol* muhabbete* bîkelâm* geldim..

Sır        : Gizli tutulup kimseye açıklanmaması gereken her şey ( Açıklamaya bakın)
Ziyade  : Fazlası ile
Vahdet : Birlik ve bir tek olma. Tek asıldan olma.
Mahabbet : Muhabbet, sevme, sevgi, dostluk, dost sohbeti.
Can cana  : Birbirine geçmiş girift canlar halinde
Ol          : Şiirdeki > Halik kasıtlı. Allah-u Azim-üş Şân halleri anlamında. O ve halleri
Bikelâm : Şiirdeki> Yaradan huzuruna çıkmış olmanın derin heyecanı ile söyleyeceğini bilememe, söyleyeceğini bulamama, sözsüz kalma.. Kelimesiz, söyleyecek sözü olmayan
Malikü’l mülk : Bütün mülklerin sahibi olan Halik
O Adem : Şiirde > Adem Peygamber ve oğullarını kasıtla
Adem misâl : Adem Peygamber’den geldiğini idrak ve Ona liyâkat içinde olmak/olarak.
Sohbet-i encam : Herkes için, en sonunda, sonun ne olacağının? Konuşulması.

741 – 745 : Gül aynı zamanda S.A.V Peygamber Efendimizin sembolüdür.

Malın mülkün, tüm Kâinat’ın esas sahibi olan Allah aslında yarattığı insanda 99 esmasını gizlemiştir. Bu ruh ve beden, Tanrıyı idrak eden akıl ve diğer bütün vasıflar Adem’e bağışlanmıştır. İnsan bu vasıfların hepsine vakıf olmasa da; bu vasıfların kendin de var olduğunun farkındadır. Ve elden geldiğince layığıyla kullanmak durumundadır. İnsan Yaradan’la vahdet içinde bulunan bir zerre ve O’nun parçasıdır. İnsan bu birlikteliğin idrakine varıp, Allah’a dua etmek ya da sığınmak için, O’na hitap ettiğinde: Yaradan bu ziyaretten hoşnut olur. İster sık sık ister seyrek aralıklarla ziyaret ediyor ol, o İlahî kapıyı vuruyorsan, her ne şekilde olursa olsun elbette ziyaretin makbuldür. Ancak elbette her zaman “Rabb’im sana sığındım” demekte ,dua etmekte yarar vardır. Namaz kılmak, dua etmek ibadet iken, “Allah’ım ne büyüksün” demek, O’nun varlığını ve gücünü idrak ettiğini kendi kendine ya da sesli şekilde dile getirmek O’nu ziyarettir. Bizler O’nun içinde olduğumuzdan her daim aynı hal içindeyiz. Bu sebeple O’nunla birlikteliğimiz bir muhabbet gibidir. Doğayı hayranlıkla seyrettiğimizde, doğan bebeğimizi kucağımıza ilk alışımızda, kendi kendimize düşündüğümüzü sandığımız her şey, O’nunla baş başa ettiğimiz İlâhî bir sohbettir. Onun için Sırr-ı İlâhî insanda gizlidir. Nasıl ki; çocuğunuzun attığı ilk adımlara şahit olduğunuzda sevinirseniz, Yaradan da cemiyyetinin attığı adımları görüp memnun olmaktadır. Bu birlik bu aşk içinde kendi sonumun ne olacağına dair Allah’la yapılacak muhabbete elbette sessiz ve sözsüz geldim. Kendi yazım için ben ne diyebilirim ki? O ne yazdıysa ancak o olur. Bana ancak o kaderi yaşamak düşer.

75.

751. Ey Allah’ım, Hikmet-i İlâhîne* mazhar* et bizi..
752. Hem nur’un ile yıka, feyz’ine* gark* et bizi..
753. Her an Aşk’ına müptelâ* et bizi..
754. Resul’ün* hormetine* Adem* et bizi..
755. Huzuruna* tevbekâr* duaya geldim..

Mazhar : (Zuhur’dan) Nail olmak, şereflenmek
Feyz    : Bolluk, bağış, ihsan
Gark    : Bol bol verme veya alma, batma, boğulma
Müptelâ : İptilâ sahibi, tutulmuş, düşkün
Resul    : Şiirde > Hz. Muhammed (S.A.V.) Genelde Kitabı olan Peygamberler için.
Hormet : Hürmet
Adem    : Hz.Adem gibi adam et bizi anlamında
Huzur   : Daha üst rütbedekilerin yanı, makamı, katı
Tevbekâr : Allah-u Azim-üş Şan’dan özrünü beyan ile af dilemiş veya dileyen
Hikmet-i İlâhî : Halik ile ilgili gizli, bilinmeyen nokta, sebep

Yaradan’ın büyüklüğünü idrak etmemizi sağladığı, O’na ilmen ve aklen daha da yakınlaşmamıza sebep olduğu için İlahî sırları, O’nun hikmetlerini öğrenmekten yanayızdır. Allah’ın Nur’u Kur’an-ı Kerim’de anladığımızın muhakkak ki fazlasıdır. Çünkü insanlık şu an bulunduğu seviyede Kur’an’ın ancak çok küçük bir bölümünü açıklayabilmektedir. Yaradan’dan dileğimiz odur ki; bizi bu bilgilerin bolluğuna eriştirsin. Yaradan bizlere insan vücudunu bağışlayarak “insan namzedi” halimize can vermiştir. Aklımızı, fikrimizi, gönlümüzü geliştirip “insan” olmak ise bizim varoluş vazifemizdir. Bu uğurda muradımıza erebilmek için Peygamber Efendimiz’in Yüz-ü Suyu hürmetine adem edilmeyi Allah’tan diliyoruz.

76.

761. Bunca satırla, beşere* anlatmak istedim bu hali..
762. Bu hal ki; Bende-i Mevlâna* aşık* Hayder’in* hali..
763. Bilsinler ki; “Uşşaka* Kâbe’dir* bu makam*..
764. Eksik gelen, burada olur tamam..” ***
765. Bin noksan ile Sana* varıp; Bir Tamam’a* geldim...

Beşer   : İnsan
Aşık     : Yaradan tutkunu
Hayder : Haydar, (Arp.) Arslan anlamında. Türkçe’de Haydar Hz. Alî Efendimizin lâkabı. Hayder Alî Aynı zamanda halk arasında rüzgâr anlamında. Şairin İsmi.
Uşşak  : Aşıklar
Kâbe    : Kâbe-i Kutsî, İslâm’ın merkezi, secdenin yönü.
Makam : (Kıyam’dan) Ermişlerin mezarlarının bulunduğu yer. Dervişlerin sürekli halleri. Büyük memurluk katı.
Sana    : Şiirdeki > Hz. Mevlâna
Bende-i Mevlânâ : Şiirdeki >Hz.Mevlâna ve tarikine, Mevlevîlik'e bağlı derviş. Kul köle.
Bir Tamam     : Şiirdeki > Halik anlamındadır. Zira, Rabb bir tamdır. Tüm, bütün, eksiksiz ve bir tanedir. Ve kendisi ile var olan her bir de O’nunla bir tamdır.
( *** )      : Dergahın kapısının üzerinde yazan şiir.

761 : Dergâhın içindeki sandukalar
762 : Şairin bu şiiri yazdığı (30) günkü hali
763 : Hz. Mevlâna’nın sandukası
764 : Konya: Karatay medresesi kubbesi
765 : Hz.Mevlâna’nın sandukası ve Kubbe-i Hadranın iç görünümü (Bu fotograf bu zamana değin çekilememiştir.)

Şair bunca satırla insanlığa kendi halini anlattığını söylüyor. Bahsini ettiği bu hâl Hz.Pîr’in O’nda yanmaya devam eden aşk ateşidir. Şair çile günlerini kendisine yol gösteren bir dedebaba ile geçirme imkânı bulamadığından O’nun mürşidi Hz.Mevlâna’dır. Herkes bilsin ki aşık için Konya’daki Hz.Mevlana türbesi Kâbe kadar değerlidir. Kişinin niyetine de bağlı olarak eksik gidildiğinde orada tamam olunur. Bu şiirde yazılanlar o gelişin kurallarıdır ki; yerine getirebildiğimiz ölçüde tamama varmamız ivedilik kazanır. Şair “Bin noksan ile Hz.Pîr’e varıp, onun ışığıyla gerçeğin kendisi olan Hz. Allah’a geldim” diyor.

77.

771. Geldim.. Geldim.. Senin, Onun, bunun gibi geldim..
772. Allah’tan, Allah ile Allah’a şahid* geldim..
773. Bu devranın* her noktasında Ol Cânan’a* geldim..
774. Varlığın esas manâsından* yokluğun tamamına geldim..
775. Hem aslında nasılsam, Vallahi* öyle Billâhi* öyle geldim..

Şahid    : Tanık
Devran : Zaman, Felek, devir.
Manâ    : Anlam
Vallahi  : Allah-u Azim-üş Şân için, Hakk hakkı için ant anlamında
Billâhi   : Allah-u Azim-üş Şân için yemin olarak.
Ol Cânan : Şiirdeki > Allah-u Azim-üş Şân. O sevgili.

Her insan gibi Allah’tan Allah’ın takdiri ile O’nun varlığını idrake geldim. Taşta, suda, havada, sevdalımızda, evladımızda, her yerde, her şeyde O vardır. Bu devranın her noktasında Allah’a geldim. Varoluşun esas manâsı olan aşktan, yokluğun tamamına geldim. Kâinatın ve dolayısıyla insanoğlunun yaratılmasının asıl sebebi olan, Allah aşkını ve Allah’ın idrak edilme isteğini bildim de; bunun dışında hiç bir şeyin aslında varolmadığını anladım. İnsan nedir? Günü geldiğinde toprağa dönecek bir bedendir. Mal yoktur, mülk yoktur. Gezegenler, dağlar, okyanuslar hepsi bir gün yok olacaktır. Var olduğunu zannettiğimiz her şey yok olduğunda geriye ancak mutlak gerçek olan aşk, yani Allah kalacaktır. İşte bu sebeple aslım olan Allah’a bende tecelli ettiğinin idrakiyle geldiğime yemin ederim.

Bölümler halinde okumak için

<<< 09.              Giriş.               Açıklama >>>
01.02.03.04.05.06.07.08.09.10.
Açıklama.


comprar lovegra kamagra gel cialis generico viagra pfizer kamagra gel viagra generico cialis precio cialis sin receta viagra o cialis precio viagra viagra precio levitra uk cialis generic kamagra gel kamagra 100mg cheap cialis uk cheap levitra uk